Yer Makedonya’nın başkenti Üsküp… Haziran 2017.
Üsküp Haz'17
Havaalanından merkeze giden otobüse bindim. İnmeme az kala yan koltuktaki genç sordu: “Abi merkeze ne kadar kaldı?”
Okuduğum kitaptan anlamış Türk olduğumu. Sohbet başladı, meslektaşız, yaşı 26, yabancı sermayeli bir şirkette çalışıyor.
Sordu ne işin var, tek başına diye. Anlattım, ayda bir uygun zaman bulursam sırt çantamı alıp, cuma akşamdan atlayıp yurt dışında bir şehre gittiğimi; 2 gün gezip Pazar akşam döndüğümü.
“Ben de öyle yapıyorum!” dedi büyük bir coşkuyla. “Ama şaşkınım ve de mutluyum” dedi. Neden diye sorduğumda şu cevabı verdi “hep düşünürdüm 35 yaşından sonra ne yaparım diye, demek ki o yaştan sonra da yeni yerler keşfetmeye gidebiliyor insan!”
Mistik şehir Marakeş, Fas, Şub’17
Yazımın niyeti genç olmanın, gezmenin, keşfetmenin yaşa bağlı olmadığını anlatmak değil. Ama tek başına seyahat etmenin güzelliklerini yaşarken bu güzel enstantaneyi paylaşmak istedim, öncelikle.
Son sekiz ayda beş farklı ülke gördüm; tek başıma. Bir kaçına birlikte gelmek isteyen arkadaşlarıma da (belki biraz da kırarak) olumsuz döndüm. Çünkü tek başına seyahat etmenin güzellikleri bir başka:
Kendini keşfetmek: Kendimizi ne kadar tanıyoruz? Saati bırakın her dakikamızı planlamak zorunda olduğumuz günlük koşturmaca içinde kendimizi ne kadar dinleyebiliyoruz? Kendimizle en son ne zaman baş başa kaldık? Kendimizi bilmek, gerçek isteklerimizi ortaya koyabilmek, bizi gerçekten mutlu edecekleri gözden geçirmek için yalnız kalmak büyük bir fırsat. Tek başına çıkılan seyahatinde kendine dair olanları düşünmek, sadece kendine odaklanabilmek, kendin için kararlar alabilmek için fazlasıyla zamanı oluyor insanın.
Özgürlüğün tadına varmak: Tamamen kafana göre takılabilme, istediğin o an ne ise onu yapabilme özgürlüğü. Ne kadar da az değil mi; günlük yaşantımızda? İşimiz, ailemiz, sorumluluklarımız, görevlerimiz, yapılacaklar listemiz hazırlıyor, ajandamızı. Tek başına bilmediğin bir şehri gezerken, elinde harita, canın ne isterse onu yapabilmek, nereyi isterse orayı görmek, ne yemek istiyorsa onu yiyebilmek… Özgürlüğün tadı, sadece kendinle kalıp sadece kendi istediğini yaparken, ayrı bir güzel…
Budapeşte Ağu’17, 2.Dünya Savaşında hayatında kaybedenlerin anısına Tuna Ayakkabıları Anıtı
Plan yapma esnekliği: Bir arkadaşınla veya arkadaşlarınla giderken herkese uyan ortak zamanı bulabilmek bir dert. Asıl dert ise herkesin ortak zevkine ve isteğine uyacak bir ülke veya şehir seçebilmek… Tek başına isen karar verebilmek, plan yapabilmek o kadar basit ki. Görmediğin şehirler listesi belli, uçak saatlerine bakmak kolay, kalacağın yeri en uygun fiyata ayarlamak parmaklarının ucunda. Perşembe karar verip cuma akşam başka bir kültürle kucaklaşmak basit ve pratik. Uçuş ve konaklama maliyetlerini çok daha aşağılara çekmek, önceden planlama yapılırsa, gayet de mümkün.
Tek başına yetebilmek: 3 sene öncesine kadar mağazaya girip kendine ayakkabı seçemeyen adamdım. Tek başına tatile gitmek fikri saçma bile değildi, öyle bir şey olamazdı.
Viyana Eyl'17, Sanat Şehri
Şimdi sırada neresi var diye planlar yapıyorum. Tek başına andan keyif alabilmek, başkasına bağlı kalmadan anın tadını çıkarmak, kalabalık içerisinde kendin olup bulunduğun yeri keşfedebilmek önemli meziyetler. İnsan kendi kendine yetebilmeli; daha özgüvenli ve bağımsız bir birey olabilmek için…
Henüz tek başınıza alıp başınızı gitmemişseniz, yapın derim. Denemeye değer.
Roma, Nis'17
Keyifli günler dilerim.
İnan Acılıoğlu
Bu konuya henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...