Tane tane konuşmanıza rağmen karşı tarafa derdinizi anlatamadığınız oldu mu?
Aynı şeyleri düşünen, hisseden kişilerin dahi çatıştığına şahit oldunuz mu?
Muhtemelen her birimiz bunları yaşadık; iletişmeye çalışırken kelimelerin yetmediğini iliklerimize kadar hissettik…
Peki neden kelimeler iletişim kurarken yetmiyor? İrdeleyelim, sonunda da güzel bir haber verelim.
– Küfrederken gülümsemek: Duyguları karşı tarafa aktarırken 3 faktör var. Kullandığımız kelimeler, tonlamamız, beden dilimiz… Kelimeler sadece %7 etkili iken, tonlamamız %35, beden dili ise %58 gibi bir oranla etkili. Elbette içerik, yani kelimeler önemli. Ancak duygularımızı karşı tarafa geçirirken kelimelere göre tonlamanız 5 kat daha etkili iken beden dili 8 kat daha büyük etkiye sahip.
Çevrenizdeki etkili siyasetçileri düşünün. Ses tonlarını, mimiklerini, beden dillerini etkili kullananlar daha büyük kitleleri peşinden sürükleyebilmekte.
Aynı sunumu yapan iki farklı konuşmacıyı hayal edin. Bir tanesi tek düze bir ses tonu ile okusun tüm konuşmayı. Diğeri aynı içeriği farklı tonlamalarla, yerine göre iniş çıkışlarla okusun; ellerini, kollarını, mimiklerini etkili kullansın. Hangisi okuduklarını dinleyenlere daha iyi aktarabilir?
Birisi çıkıversin karşınıza, küfretsin size… Ama küfrederken gülümsesin. Muhtemelen kâle bile almaz, siz de gülüp geçersiniz. Normalde küfreden kişinin kullandığı sözcüklerden daha çok, suratındaki kin, nefret ifadesidir kişiyi rahatsız eden. Gülümseyen birisi bu ifadeleri taşımaz yüzünde.
– Kelimelerle tanışıklığımız yeni: İnsan ırkı 2 milyon yıldır yeryüzünde. Ancak son 50 Bin yıldır konuşabiliyoruz; kelimelerle tanışıklığımız bütün bir insanlık tarihini düşününce çok da uzun değil. İnsanoğlunun yeryüzünde bulunmasını 1 saate indirgersek, son 1,5 dakikadır kelimelerle birlikteyiz. Öncesinde kuvvetle muhtemel ellerimiz, kollarımızla; çıkardığımız seslerle iletişim kuruyorduk. Kısa ömrümüzde kelimeler hep varmış gibi gelse de genetik kodlamamız kelimelerle henüz tanıştı
– 9 düşünüp 1 konuşabiliyoruz: İnsan beyni dakikada 1300-1800 kelime düşünebiliyor; ancak dakikada konuşabildiğimiz kelime sayısı sadece 150-200 civarında. Aklımızdan geçenlerin ancak %11’ini kelimelere dökebiliyoruz. Evrenin hala en gizemli bilinmeyeni olan insan beyninin hızına, dilimiz yetişemiyor. İletişim kurduğumuz karşı taraf için de benzer bir oran olduğunu düşününce kelimelerin neden yetersiz kaldığını anlamak çok da zor değil.
Ve sıra güzel haberde…
Bilim insanları 20 yıl gibi yakın bir gelecekte zihin okuma ile iletişim kurabileceğimizi belirtiyorlar. Yani birbirimizin beynini okuyabileceğiz! Kelimelere ihtiyaç duymayacağız.
Mümkün mü???
Düşüncelerle robotları hareket ettirebilen donanımlar hayatımıza girdi bile. Uvuzları olmayan veya uzuvlarını kaybetmiş hastalar için yapılan cihazlar, hastaların beyin sinyalleri ile harekete geçebiliyor. Kaliforniya Üniversitesi’nin konu zihin okuma ile ilgili çalışmalarının özetini videoda görebilirsiniz. Bilim insanları insan beyninin sinyallerini makineler ile eşleştirdi, sıra diğer insan beyinleri ile eşleştirmede.
Kelimeler yetersiz ama sabredin, zihin okuma için az kaldı.
İnan Acılıoğlu
Kaynaklar:
-Dikkat Vücudunuz Konuşuyor, Ahmet Şerif İzgören
-Homo Sapiens, Yuval Noah Harari
Bu konuya henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...